Deliler Ocağı; Osmanlı’da kara ordusunda bulunan birliklerden birinin ismidir. Tam olarak hangi tarihlerde ve dönemde ortaya çıktıkları hakkında kesin bir bilgi mevcut değildir. Ancak 15. yy sonlarında Rumeli sınırlarında bulunan Osmanlı Beyleri’nin Anadolu’da yaşanan ayaklanmalar ve isyanlar, Sultan’ın seferler ile meşgul oluşu gibi yaşanabilecek olumsuz ve ani durumlara karşı çare arayışları sonucu kuruldukları ve ortaya çıktıkları düşünülmektedir.
Bu birlik başlarda kılavuz ve rehber manasına gelen Delil ismiyle tanınsada, savaşlarda gösterdikleri üstün başarılar ve ilginç ve korkutucu giyim tarzları nedeniyle halk arasında Deliler olarak anılmaya başlamışlardır.
Çok cesur ve korkusuz olmaları onların savaşlarda büyük başarılar elde etmesine yardımcı olurken, Deliler olarak anılmalarında da büyük etken olmuştur.
Delilerin özellikleri
Deliler bazı özellikleri bakımından Osmanlı Devleti’nin sahip olduğu diğer birliklerden ayrılmaktaydılar.

- Deliler, çoğunluğu Türklerden oluşan Rumeli’de yaşayan gençler arasından seçilirlerdi.
- Yeni Çeriler gibi Deliler Ocağı’nın da bir piri vardır. Yeniçerilerin Piri Ali bin Ebu Talib, Delilerin Piri Ömer bin Hattab’tır.
- Silah olarak mızrak, kalkan, eğri pala ve bozdoğan taşırlardı.
- Başlarına pars veya benekli sırtlan derisinden yapılma miğfer takan Deliler, kalkanlarını da kuş tüyleri ile süslerlerdi.
- Delilerin giysileri aslan, kaplan ya da tilki postundan, şalvarları ise ayı ya da kurt derisinden yapılırdı.
- Bayraklarında “Kaderde ne varsa o gelir başa” yazılıydı.
- Bayrak adı verilen 60’ar kişilik gruplara ayrılan Deliler, Delibaşı olarak bilinen komutanlar tarafından yönetilirlerdi.
- Osmanlı Tokadının mucidi olarak bilinirler.
Deli olabilmenin şartları
Osmanlı Devleti için Deliler Ocağının oldukça fazla önemi vardır. Öyle ki savaşlarda düşmanı şaşırtmak ve onları psikolojik olarak etkileyerek savaşa önde başlamak her zaman iyi bir seçenek olmuştur. Ancak Deliler Ocağına katılabilmek sanıldığı kadar kolay değildi. Deliler Ocağına katılabilmek için;
- 18-25 yaş aralığında olmak
- Savaşlarda üstün başarılar elde etmek
- Deliler Ocağında bulunulan süre zarfında aile kurmamak ve aileden uzak kalmak
- İri yapılı ve cüsseli olmak
- Askeri terbiye ve becerilere sahip olmak gibi şartların yerine getirilmesi gereklidir.
Deliler korkutucu yapıları ve savaş meydanlarındaki başarılarından dolayı halk arasında da saygı gören kişilerdi. Ancak yapıları itibariyle halk arasına çok fazla karışmamışlar, genellikle köy, kasaba ve vilayet gibi kalabalık ortamlar yerine dağlık ve ormanlık arazilerde kamplar kurarak hayatlarını sürdürmüşlerdir.

Deliler 16. yüzyılda Rumeli beylerbeyi, Semendere ve Bosna sancak beylerinin yönetimindeyken, 17. yüzyılın sonlarından itibaren de Anadolu vezir ve beylerbeylerinin yönetimi altında olmuşlardır.
Deliler 18. yüzyılın sonlarına doğru bağlı bulundukları beylerbeyinin de görevden alınmasıyla yağma ve halka karşı eşkıyalık faaliyetlerinde bulunmaya başlamış ve giderek disiplinden uzaklaşmışlardır. Bunun üzerine de 1829 yılında II. Mahmut tarafından dağıtılarak görevlerine son verilmiştir.
Deliler: Fatih’in Fermanı filmi hakkında
2018 tarihinde vizyona giren ve Osman Kaya’nın yönetmenliğini üstlendiği Deliler: Fatih’in Fermanı isimli filmde, Deliler Ocağı’nın yaşantısına dair ipuçları sunulmuş, Osmanlı tarihinde Deliler’in ne kadar önemli bir yere sahip olduğu gün yüzüne çıkarılmıştır.
Filmin konusu; Balkanlarda bulunan Türk halkına zulmeden ve adı kazıklı Voyvoda olarak bilinen Rumen III. Vlad’ın Fatih Sultan Mehmet Han tarafından kendisini uyarmak üzere gönderilen elçiyi katletmesiyle, Fatih Sultan Mehmet Han Delilerden bir grubu Vlad’ı öldürmesi için onun üzerine gönderir. Deliler Alaca köyü yakınlarından geçerken Vlad’ın çetesinin köye saldırdığını öğrenir. Deliler’in amacı önce köyü kurtarıp ardından Vlad’ı infaz etmektir.