Roma İmparatorluğunun yıkılmasından sonra ortaya çıkan güçlü ulusal monarşilerin, ortaya çıkana kadarki geçen sürede Avrupa’da hakimiyet sürdüren örgütleniş biçimi feodalite örgütleniş olmuştur. İlkçağ döneminde Roma’dan yönetilmekte olan tüm topraklarda Cermen istilaları nedeniyle Roma’nın merkeziyetçi sistemi bozularak sayısız şekilde küçüklü ve büyüklü feodal beylik meydana çıkmıştır. Ticaret alanındaki canlanmalardan sonra, temelleri komple sarsılan feodalizmin son izleri ise Sanayi Devrimi ile beraber hepten yok olmuştur.
Feodalizmin ortaya çıkmasında etkili olan en önemli unsur, Roma İmparatorluğu’ndaki düzenin karşı karşıya kaldığı büyük ekonomik bunalımlardır. Roma İmparatorluğu’nda, hatta özellikle İtalya Yarımadası’nda toprak sahibi olan özgür Roma vatandaşlarının geniş çiftliklerinde, yüksek oranda köle emeğinden faydalanılarak ve bununla beraber İmparatorluğun ticaret hatları üzerindeki hakimiyeti aracılığı ile çok çeşitli pazarlara ilişkin olarak gerçekleştiriliyordu.
İyi şekilde sorunsuz ilerleyen ticaret sayesinde iş bölümü gerektiği şekilde yapılarak, tarımsal alandaki üretim kırsal kesimlerde, zanaatlar ise ticari merkez durumunda olan kentlerde gelişmiş olarak sürdürülmekteydi. Kentler, kırsal kesimlerin ihtiyaç duyduğu gerekli olan üretim araçlarını ve aynı zamanda lüks malzemeleri karşılıyor. Kırsal kesim ise, kentlerin gereksinim duyduğu bütün gıda ihtiyacını üstlenerek sağlıyordu. Böylelikle gelişmiş biçimde canlı kent-kır ilişkisi oluşturularak ticaret düzenli olarak yapılıyordu.
Fetihlerin gerçekleştiği süre zarfında, Roma yeni ve farklı vergi kaynakları çıkararak savaşlardan elde edilen yapma gelirler ile beslenmeye devam ediyordu. Fakat bu fetihlerin durmasına bağlı olarak, ve harplerin kısır bir döngü içerisine girmelerinin ardından Roma maliyesi oldukça müşkül duruma düştü. Bu durumu dengeleyebilmek için ise vergilerin bir hayli arttırılarak durumun düzelmesi beklenmiştir. Fakat vergilerin arttırılması köylü kesimi zor durumda bırakıp alım gücünü zayıflatmasından ötürü köyden kente göç yapılması son derece tetiklenmiştir.
Bu olayda ilk etkilerini ticaret üzerinde göstererek köy/kent ticaretini bir hayli azaltmıştır. Kentli olan zanaatkarlar çok zor şekilde pazar buldukları için, bunun akabinde iflasa kadar sürüklenmiştir. Böylelikle Roma düzenindeki ekonomik durumu yok edecek kısır bir döngü oluşmuştur. Ürünlerin pazarlanmasında birtakım problemler yaşandığı için bu durum beraberinde kölelerin üretim dışındaki beslenme zorunlulukları neredeyse katlanılması oldukça zor, maliyet krizi haline gelmiştir. Bu yüzden bu işletmelerin bir kısmı köleleri azat etmeyi seçerek, belirli miktardaki toprak kirası karşılığı ile geçimlik toprakları işleme hakkı sunulmuştur.

Fakat azat edilmiş bu köleler tam anlamı ile özgür değildi. Kendilerine verilen bu toprakları bırakıp gitmeleri durumunda toprak sahibinin otomatik olarak gelir kaynağı da ortadan kalkmış olacaktı. Yani bu toprakları terk etmeme şartı ile azat edilmişlerdi. Bu şekilde kendilerine tahsil edilen toprakları en iyi biçimde işleyip geçimini idame ettiren ve karşılık olarak ise, efendisine toprak kirası veren bu çiftçiler ile yeni bir sınıf ortaya çıkmış oldu. Bu sınıfa, feodal ekonominin birincil üreticisi olan serfler sınıfı denilmekteydi.
Buna ilaveten kent/köy ticaretinin zayıflaması, latifundiaları kendilerine yönelik olan ihtiyaçları karşılamaya itmiş oldu. Yani, daha öncesinde kentten temin ettikleri ihtiyaçları, aynı kalitede olmasa dahi kendileri üretmeye başladılar. Haliyle bu durum da, pazara yönelik üretimi durdurmakla sınırlı kalmayıp ekonomik bütünlüğü bitirerek yerelliğin oluşmasına yol açtı.
Görüldüğü üzere ekonomik şartları Roma düzeninin son demlerinde meydana gelen feodalite yapı, Roma İmparatorluğu’nun Cermen istilaları sebebi ile yıkılmasından sonra oluşarak meydana çıktı. Roma mirasının üzerine kurulmuş olan Cermen krallıklar, tıpkı Roma gibi merkeziyetçi devlet olmayı başaramadılar. Çok öncesinde Roma’dan yönetimi sağlanan topraklarda, kendilerine yeten ekonomileriyle birçok feodal beylikler kuruldu.
Feodalizmin Yapısallaşma Süreci
Feodal sistem, her ne kadar Romanın yıkılması ile birlikte meydana çıkmış olsa da bu yeni düzenin kurumsallaşarak tipik şekline bürünmesi yaklaşık 9. Ve 10. yüzyıllara dek sürmüştür. Bu zaman dilimleri içerisinde Avrupa’da yayılım gösteren yeni iki buluş, feodal yapının Avrupa’da hakim olmasını sağlamıştır. Bu buluşlar ise; ağır saban ile üzengi olmaktadır.
Kuzey Avrupa ülkelerinde görülen aşırı yağış ve bu duruma çare bulunamaması sebebi ile tarım oldukça kısıtlanarak nüfus birikiminin yaşanmasına bir nevi engel olmuştur. Bundan dolayı İlk Çağ dönemlerinde nüfus iç bölgelerde değil de, büyük oranla daha az yağış miktarı görülen Akdeniz Havzasında toplanmaya başlamıştır.
Ayrıyetten ağır saban buluşunun ortaya çıkmasıyla, Kuzey Avrupa toprakları üzerinde verimli tarımın yapılması sağlanarak, Avrupa’yı istilalara karşı koruyup kollayacak asker sınıfının beslenmesine yarayan ilave ürünler elde edilmiştir. İstilalara karşı savunucu konumda olan Şövalyeler, köylü üretici kesimin koruyucuları olarak vazifelendirilmiştir. Yani bu düzende; serfler soyluların toprağını işleyerek katkı sağlamış, bunun akabinde soylular da serfleri karşılık olarak korumuştur. Üzengi buluşu ise, o dönem savaş taktiklerinin değişmesine sebep olarak durdurulması bir hayli güç olan zırhlı şövalyelerin oluşmasını sağlamıştır.
Avrupa’da görülen göçebe istilaları beraberinde, feodal sistem ile daha çok uyum gösterilmesini sağlayarak, toprakların şövalyelerin beslenmesi amacıyla ayrılmasına neden olmuştur. Savaş hizmeti bedeli olarak toprak dağıtım ilkesine dayanan bu düzen tam olarak bu ihtiyaçtan ötürü ortaya çıkmıştır. Bu sayede Avrupa’ya yapılan istilalar büyük ölçüde azalarak, bir nebzede olsa güvenlik gelmiştir.
Feodalizmin Yayılma Süreci
Feodal kurumların tipik şekildeki ilk ortaya çıkışı Frank Karolenj İmparatorluğu’nun bünyesi altında olmuştur. İşte bu sebeple feodalizmin anavatanı Fransa olarak bilinmektedir. 1076 yılında Britanya adasını istilaya uğratan Normanlar, feodalizmin İngiltere’ye taşınmasını sağlamıştır. Anglosakson istilalarının ardından her ne kadar İngiltere’de feodal sistemi andıran yapılar oluşmaya başlamış olsada, Normanlar’ın İngiltere’yi ele geçirmesinin ardından elde edilen toprakları feodal sisteme uygun olarak dağıtmasından hemen sonra tipik hali ile feodalizm oluşmaya başlamıştır.
Feodalizm Roma ile Cermen Uygarlıklarının sentezi şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu sebepten ötürü Almanya’da çok geç şekilde oluşmaya başlamıştır. Feodal yapının Almanya’da oluşması, Frank Karolenj İmparatorluğu’nun parçalanıp yıkılmasından sonra 12. yy döneminde olmuştur.
İspanya’daki Roma düzeninin bozulmasına bağlı olarak, henüz 2 asır bile geçmeden Müslüman Araplar burayı ele geçirmiştir. Böylelikle İspanya feodal yapılarını oluşturamadan Arapların egemenliği altına girmek zorunda kalmıştır. Yani, Frank Karolenj İmparatorluğu’na bağlı olan Katalonya bölgesi dışında, İspanya’nın geri kalan büyük bölümünde feodal sistem yaşatılamadı.
İtalya Avrupa’da oldukça farklı bir yol izleyerek ilerledi. Kuzey İtalya bölgesinde Roma mirasının oldukça güçlü durumda olması, kent hayatını yok ederek kırsal kültürün hâkim olmasına engel oldu. Yani kırların kente hâkim olduğu düzenli bir yapı oluştu. İtalya’nın Güneyinde ise; Bizans Egemenliğinde kaldıkları için feodal kurumlar hiç oluşmadı. Fakat bölge, Lombard istilası sebebiyle Bizans’ın kontrolünden kurtularak, Fransa’dakine benzer feodalite yapıları oluşmaya başlamış oldu.